Psikiyatri eğitimimi aldığım 1997-2001 yılları arasında işaret dilini öğrenmek adına çalışmalarım oldu. O zamanlar şimdiki gibi yaygın işaret dili eğitimleri yoktu. Ankara Altındağ Yahya Özsoy İşitme Engelliler Okulu’nda tanıştığım Edebiyat Öğretmeni Çiğdem KADER bana işitme engelli çocuklarının saf, temiz ve sıcacık kapılarını açtı. Hayatımın en özel günleriydi. Çiğdem KADER ve öğrencilerinin işaret dili eğitimleri sayesinde işaret dilini öğrenme şansım, okul ve dernekler sayesinde de birçok işitme engelli arkadaşım oldu. Sonraki yıllarda da psikiyatrist kimliğimle işitme engelli hastalarıma yardımcı olmaya çalıştım.
Maalesef ülkemizde işitme engelli vatandaşlarımıza yardımcı olmak adına işaret dilini bilen yeterli psikiyatri uzmanı yok. Yapılan uygulamalar; tercüman aracılığıyla hasta hakkında bilgi alıp reçete yazmakla sınırlı kalıyor. Ayrıca işitme engelli kişilerin sosyal dinamiklerindeki farklılıklar da bu toplumu tanımayan profesyoneli yanlış tanılara sürükleyebiliyor. Bunun sayısız örneğiyle karşılaştım.
İşitme Engelli kişilerin psikiyatrik sorunlarının çözümünde psikoterapi uygulamak çok zor. Burada en önemli problem işaret dilinin psikoterapiler için oldukça yetersiz kalması. Benim şu ana kadarki kişisel tecrübelerim; işitme engelli hastalarımda uygulanabilecek psikoterapi modellerinden en uygun olanlarının “Psikodrama” ve “EMDR” (görsel ve titreşim uyarımı kullanarak) olduğunu düşünüyorum. Çünkü iki tekniğin diğerlerine göre avantajı konuşmaya nispeten daha az ihtiyaç duyması.
İşitme Engelli hastalarımda Psikodrama; dramatizasyon diğer bir ifadeyle spontan tiyatro yoluyla insanın spontanlık, yaratıcılık ve eylem kaynaklarını harekete geçirerek etki gösterir. Geçmiş ya da gelecek, hayaller, umutlar, korkular “şimdi ve burada” ya getirilerek sahne üzerinde çalışılır. İşaret dilinin yetersiz kaldığı, kişinin kendini ifade etmekte zorlandığı birçok alandaki boşluğu psikodramanın teknikleri doldurabiliyor.
İşitme Engelli hastalarımda EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing); ile çift yönlü uyarım yapılarak, yaşanan travmatik olaylarda yarım kalmış, yeterince işlenememiş görüntüler, beden duyumları, duygular ve düşünceler bu işlemleme ile yeniden başlatılır ve tamamlanır. Teknik sırasında göz hareketleriyle, seslerle ya da bedende yapılan küçük dokunuşlarla çift taraflı (beynin sağ ve sol tarafı) uyarım sağlanır. Bu uyarım sırasında kişi geçmiş anılarına, o anıları tetikleyen bugün yaşadığı olaylara ve gelecekte yaşamak istediği olumlu deneyimlere gider. Son dönemlerde çalışmaya başladığım EMDR’yi (işitsel uyarımı kullanamasam da) klinik çalışmalarımda oldukça faydalı buldum. (işitsel uyaranın yokluğunun dezavantajını görsel ve titreşim uyarımı rahatlıkla kapatabilmekte)
Telif Hakkı © 2019 Uzman Dr. Erkan DÖNMEZ - Tüm Hakları Saklıdır.